Özenle oluşturulmuş yollara(yörüngelere) sahip Evren’e (Göğe) andolsun. (51:7)
Ayette özenle oluşturulmuş yollar diye çevirdiğimiz ifadenin Arapçası “zatul hubuk”tur. Bu kelimenin kökleri sağlamlığı, sanat eseri olacak şekilde güzelce oluşturulmayı belirtir.
İlk insan topluluklarından günümüze yıldızların büyüleyici parlaklığı, gökyüzünün eşsiz tablosu insanların dikkatini çekmiş, bu mükemmel görüntü insanları derinden etkilemiştir. Tarihteki birçok şiir, birçok yazı, gökyüzünün insan benliğinde oluşturduğu olağanüstü güzellik hissinin delilidir. Güneş’in hergün doğup batması, Ay’ın şekil değiştirmesine karşılık gökyüzündeki yıldızlar, değişmeyen Evren izlenimini güçlü bir şekilde vermektedir. Çıplak gözle Evren’in yörüngelerle dolu olduğunu anlamak mümkün değildir. Geceleyin gökyüzüne baktığımızda dakikada binlerce kilometre hızla hareket eden yıldızlar bile bize hiç hareket etmiyorlarmış gibi gözükür. Evren’de bilinen tüm yıldızların, tüm cisimlerin hareket ettiği, ayetin ifade ettiği şekilde Evren’in yörüngelerle dolu olduğu teleskobun bulunması ve bilimin gelişmeleri sayesinde anlaşılmıştır.
Evren’de 100 milyarın üzerinde galaksi olduğu bilinmektedir. Her galakside 100 milyondan fazla Güneş’imiz gibi yıldız bulunmaktadır. Bu yıldızların kimisi Güneş’imizden çok daha büyük, kimisi ise daha küçüktür. Güneşimiz orta boy bir yıldızdır. Bu yıldızların Dünya’mız gibi birçok gezegeni, bu gezegenlerin ise Ay gibi birçok uydusu vardır. Tüm bunlar tek bir noktanın ayrılmasıyla oluşmuşlardır. Tek noktadan ayrılan tüm bu yıldızların, gezegenlerin, uyduların ise kendilerine özel yörüngeleri vardır. Allah, gücünün, kudretinin sonsuzluğunu tüm bu oluşumlarda göstermektedir. Allah, her şeyi çok basit bir noktadan başlatarak, becerinin noktada değil kendisinde olduğunu gösterirken, bu noktadan olağanüstü yüksek sayıdaki gök cismini yörüngeleriyle yaratarak, kudretinin sonsuzluğunu ve yaratmada her şeyin kendisine kolay olduğunu, kendisi için zorluk diye bir kavramın olmadığını göstermektedir. Tüm bu gök cisimlerinin her biri kendi yörüngesinde hareket etmektedir ve Evren’in her saniyedeki durumu bir önceki saniyeden farklıdır. Uzay’ın genişlemesiyle ortaya çıkan bu farklılık, aynı zamanda her yıldızın, her gezegenin, her uydunun kendine özgü yörüngede hareketiyle oluşmaktadır. Evren’in her anı birbirinden farklı bir andır, her yıldızın her anı birbirinden farklı bir andır, her gezegenin, her uydununki de…
HAREKET DELİLİ
Kainatta var olan hareket, tarih boyunca birçok düşünürün dikkatini çekmiştir. Platon hareketin kaynağının bilinçli bir Yaratıcı olduğunu söylemiş, Evren’i yöneten bilgi ve iyilik sahibi Yaratıcının varlığıyla Evren’i izah etmiştir. Aristo’nun hareketten yola çıkarak Allah’ın varlığını ispatı ise Platon’un izahına göre daha ön planda olmuştur. Aristo tüm hareketin en son noktada hareket etmeyen bir hareket ettiriciye dayanması gerektiğini söylemiş, ezeli olan Yaratıcıyı ilk hareket ettirici noktasından delillendirmiştir. İslam aleminden Farabi de ilk hareket ettiricinin tüm varlığın kaynağı olduğunu, kendisi değişmeden, değişimleri meydana getirdiğini açıklamıştır. İslam aleminin felsefi-dini cemaati İhvanı Safa(Temiz kardeşler) 10. yüzyılda yaşamış ve ansiklopedi kapsamında eserler vermişlerdir. Bu eserlerinde İhvanı Safa da Evren’deki hareketin altını çizerler ve alemin yokluktan varlığa çıkışından, alemin düzeni ve devamına kadar hep hareketin gözlendiğini, bunun da hareketin başlatıcısı ve sürdürücüsü Allah’ın varlığına delil olduğunu söylerler. Hıristiyan aleminden Thomas Aquinas gibi birçok düşünür de Evren’de var olan hareketleri Allah’ın varlığının bir delili olarak görmektedirler.
Hareket delili açısından bakıldığında, Evren’de var olan hareketin sadece Güneş sistemimizde veya üç-beş yıldızda değil tüm Evren’de var olduğunun keşfi, hareketi yaratan Allah’ın kudretinin sınırsızlığının anlaşılması açısından da çok önemli bir bilgidir. Ayetin mucizevi bir şekilde Evren’deki yörüngelere dikkat çekmesi bu açıdan çok anlamlıdır. Tüm galaksiler galaksi olarak hareket ederken, bu galaksilerin yıldızları kendi yolunda giderken, gezegenler elips yörüngelerinde yıldızların çevresinde, uydular da gezegenlerin etrafında hareket ederler. Eğer hareket maddeye içkin bir şekilde yaratılmasa ne koltuğumuzda oturup kahvemizi içerken televizyon seyredebilirdik, ne kahve, ne televizyon, ne Güneş’imiz, ne Dünya’mız, ne de biz var olabilirdik. Tüm bu oluşumlar hareketin gerçekleşebileceği Evren’in ve harekete uygun bir şekilde maddenin yaratılıp maddeye hareket kabiliyeti verilmesiyledir. Yıldızların yörüngelerinde hareketi, gezegenlerin yıldızlar çevresinde hareketlerinin var olması; bizim mümkün olmamızı ve televizyon karşısında içtiğimiz kahvenin mümkün olmasını sağlamıştır. Sayısız sonuçların oluşmasını mümkün kılan hareketin var olması ve Evren’in en makro birimleri olan galaksilerden en mikro birimleri atomlara kadar özenli, düzenli, mükemmel hareketlerin gözlemlenmesi, Evren’in sahibi Allah’ın kudretini anlamak isteyenlere haykırmaktadır. Bu haykırışı duymayanlar elbette olacaktır. Evren’deki yörüngelere dikkat çeken Zariyat Suresi’nin 7. ayetinin arkasından inkârcıların çelişkili sözlerine ve gerçeğe sırtlarını dönmelerine dikkat çeken 8. ve 9. ayetleri şöyledir:
Siz gerçekten çelişkili sözler içindesiniz. (51:8)
O’ndan çevrilen, çevrilir. (51:9)