İşte bunlar sana haberlerini aktardığımız toplumlardır. Gerçekten de elçileri onlara apaçık delillerle gelmişlerdi. Ama daha önceden yalanladıklarına inanmadılar. Allah inkârcıların kalplerini böyle damgalar. (7:101)
Allah birçok defa insanlara gönderdiği mesajları delillerle desteklemiştir. Fakat mesajları inkâr eden zihniyet, delillere de inkârcı mantığıyla yaklaşmış, inkâr etmeye şartlanmış bir şekilde delilleri ele almıştır. Allah’ın delillerine bu samimiyetsiz yaklaşımda bulunanlar, anlamaya çalışmak yerine, inkâr etmeye çalışmışlardır. Oysa Allah’ın mesajına her insanın ihtiyacı vardır. İnkar eden, kendi aleyhine inkâr eder. İnkarcıların yapmaları gereken ilk şey, inkâr etmeye şartlanmışlıktan kurtulmak ve Allah’ın delillerine samimi bir şekilde yaklaşmaktır. Şu kısacık hayattaki kibir ve inat yüzünden, Allah’ın vaadi olan sonsuz yaşama sırt dönmek hiç de akıl kârı değildir.
Bilgisizler dediler ki: “Allah bizimle konuşmalı veya bir delil gelmeli değil miydi?” Onlardan öncekiler de aynen onlar gibi konuşmuşlardı. Kalpleri birbirine benzedi. Delilleri gerçeği bilmek isteyenler için apaçık gösterdik.” (2:118)
Allah delillerini gereğince gösterir. Allah’ın delillerinin inkârcıların arzularına göre oluşması, “Allah görünsün”, “Melekler gökten insin” şeklinde beklentiler boşunadır. Allah delillerini anlamaya niyeti olanlar için apaçık sergilemektedir. Günümüzde bilim, Dünya’da saygın bir yer edinmiştir. Bilimlere temel teşkil eden matematik ise en saygın konumdadır ve birçok zaman bilimsel teoriler ne kadar matematikleştirilebilirse o kadar başarılı sayılmaktadırlar. konuşmasını saçmalığa götürmeyen her kişi matematiksel kesinlikler karşısında gerçeği kabul etmek zorundadır. İçinde bulunduğumuz bu dönemde Allah, Evren’i yazdığı dil olan matematikle, insanlara gönderdiği kitabını da yazdığını açığa çıkarmıştır. Böylece Allah’ın kitabı, kendi içinde taşıdığı mucizeleriyle, kendisinin doğruluğunu, mesajının güvenilirliğini ispatlamaktadır.
Yoksa “Onu uydurdu” mu diyorlar? De ki “Eğer doğru sözlülerseniz, Allah’tan başka çağırabildiklerinizi çağırın da bunun benzeri olan bir sure getirin.” (10:38)
Hayır, onlar bilgisini kavramadan ve yorumu kendilerine gelmeden yalanladılar. Kendilerinden öncekiler de böyle yalanlamışlardı. Bak da gör nasıl olurmuş zalimlerin sonu. (10:39)
İnkarcılar anlamaya çalışmak yerine, inkâr inadını benimseyince, Allah’ın delillerini anlamaya çalışmadan, aceleyle inkâr etmektedirler. Bu inkâr, bir mantığa, bir delile dayanmamaktadır. Muhalefet hissi, kibir ve inat, inkârcı zihniyetin hareketlerinde motor güç olmaktadır. Bunların hangi delili görürlerse görsünler inanmayacaklarını Kuran haber vermektedir:
Kendilerine bir delil gelse, kesin olarak ona inanacaklarına dair tüm güçleriyle Allah’a yemin ettiler. De ki: “Deliller ancak Allah’ın katındadır, onlara geldiği zaman onların inanmayacağını anlamıyor musunuz? (6:109)
Onların gönüllerini ve gözlerini ters çeviririz de ilk seferinde buna inanmadıkları gibi bırakırız. Azgınlıkları içinde şaşkınca bocalar dururlar. (6:110)
Eğer onlara melekleri indirseydik, onlarla ölüler konuşsaydı ve her şeyi karşılarına getirip toplasaydık; Allah’ın diledikleri hariç, yine inanacak değillerdi. Ne var ki çokları cahillik ediyorlar. (6:111)