Hayır, yıldızların düştükleri yere (mevkilerine) yemin ederim. (56:75)
Eğer bilirseniz, gerçekten bu büyük bir yemindir.(56:76)
75. ayette yıldızların “düştükleri yer” diye tercüme ettiğimiz ifadenin Arapçası “mevki” kelimesidir. Aynı kelime 18- Kehf Suresi 53. ayette de geçer ve orada da suçluların cehenneme düşmesindeki “düşmeyi” ifade etmek için kullanılır. Bu kelimenin kökü Arapça “vakaa”dır ve Kuran’da “düşmek, vaki olmak, gerçekleşmek” anlamlarında kullanılır. Yıldızlar bünyelerinde hidrojen bombaları patlatarak yaşar. Bu patlamalarda bir kısım madde enerjiye dönüşür ve çok büyük bir sıcaklık açığa çıkar. İki milyon kilo kömürü yakarak elde edeceğiniz enerjinin tamamını sadece bir gram maddeyi enerjiye dönüştürerek elde edebilirsiniz. Örneğin orta boy bir yıldız olan Güneşimiz’de her saniye dört milyar kilo madde enerjiye dönüşür. Yani bir saniye gibi ufak bir zaman diliminde sekiz milyon kere trilyon ton kömüre eşdeğer sıcaklık ortaya çıkar. Bir yıldız bütün maddesinin az bir kısmını yakıt olarak kullanır ve bu yakıt bitince yıldızlar da ölür. Allah’ın canlılar için takdir ettiği doğum ve ölüm yıldızlar için de takdir edilmiştir. Her yıldızın muhakkak bir sonu vardır.
YILDIZLARIN DÜŞÜŞÜ VE BÜYÜK YEMİN
Kuran’da birçok varlığın, olayın üzerine yemin edilerek, bunlara dikkat çekilmiştir. Yıldızların düştükleri yerlere de böyle dikkat çekilmekle beraber, ilgili ayetlerde özel bir durum da oluşmuştur. Yıldızların düştükleri yerlere yemin edildikten bir ayet sonra bu yeminin büyük bir yemin olduğunun söylenmesiyle özel durum oluşmuştur. Çünkü Kuran’da bu tarzda birçok yemin olmasına rağmen bir tek burada bu yeminin büyüklüğüne dikkat çekilmiştir. Birazdan yakıtını tüketen yıldızların ölümünde ortaya çıkan müthiş sayısal değerleri göreceğiz. Evren’in en büyük sayısal değerlerinden bir kısmının yıldızların ölümünde ortaya çıkması ayette “Eğer bilirseniz, bu gerçekten büyük bir yemindir” denmesinin ne kadar anlamlı ve yerinde olduğunu ortaya koymaktadır.
Fizikle uğraşan herkes Evrendeki en ilginç olaylardan birinin karadelikler olduğunu bilir. Büyük yıldızlar (Güneşimizin 3 katından daha büyüklüktekiler) ömürlerini bir karadelik olarak tamamlarlar. Enerjilerini tüketen bu yıldızlar şiddetli bir şekilde büzüşür. Çok küçük bir hacme bürünen dev yıldız müthiş bir yoğunluğa ve çekim gücüne sahiptir. Bu çekim gücü o kadar şiddetlidir ki saniyede 300 bin kilometre hızla hareket eden ışık bile bu çekim gücünden kurtulamaz ve karadelikler yakınlarından geçen ışığı bile yutar. Bu çekim gücü bir yıldızın kendi üstüne düşmesi (büzüşmesi) sonucu oluşur; fakat daha sonra birçok gezegen, birçok yıldız da bu şiddetli çekim alanına düşer. Yani karadelikler kendi dışındaki yıldızların da “düşme alanı” olmaktadır. Teleskopla görülemeyen karadeliklerin varlığı, çevredeki yıldızların maddesini anafor gibi kendi içlerine çekmeleri; civarlarındaki her ışını, yıldızı yutmalarından anlaşılabilir.
Yıldızların kendi içlerine çökmesiyle oluşan ve daha sonra diğer yıldızları da çekimleriyle içlerine düşüren müthiş çekim kuvvetine sahip karadelikler Vakıa Suresi’nin 75. ve 76. ayetleriyle tam bir uygunluk göstermektedirler. Kuran’ın indiği dönemde yıldızların sonu, yıldızların son bulup karadeliğe dönüşmeleri ve bunun önemi bilinmiyordu. Yıldızların son bulurken karadeliğe dönüşmeleri de, geçirdikleri tüm aşamalar da çok enteresandır.
Bazı yıldızlar daha değişik süreçlerle son bulurlar. Bunların bazısı yakıtını bitirince önce büyümeye, şişip kabarmaya başlar. Önceleri 15 milyon derece olan sıcaklık yükselerek 100 milyon dereceye kadar varır ve yıldız kırmızı dev veya süper dev olur. Bir süper devin kapladığı alan o kadar büyüktür ki Güneşimiz gibi 60 milyon taneden fazlasını içine rahatlıkla alabilir. (Tüm bu büyüklükler, karadeliğin çekiminin büyüklüğü gibi Vakıa Suresi 76. ayette işaret edilen “büyüklüğü” hatırlatmaktadır.) Kırmızı devlerin bazıları sıkışır ve beyaz cüce olur ve bunların ufak bir parçasının ağırlığı milyonlarca kiloya denk gelmektedir. Daha büyük yıldızlar ise nötron yıldızlarına (pulsarlara) dönüşürler. Nötron yıldızlarında madde çok daha yoğundur, burada bir çay kaşığı kadar madde bir milyar ton kadar gelebilmektedir. Evren’deki tüm bu müthiş gelişmeler her an yaşanırken, biz Dünyamız’da ne müthiş patlamalardan, ne olağanüstü çekimlerden, ne de yüksek ısılı kaynamalardan zarar görmeden yemek yeriz, uyuruz, spor yaparız, koşarız, sohbet ederiz… Kısacası yaşamaktayız, daha doğrusu yaşatılmaktayız. Çok mükemmel bir şekilde ve çok ince hesaplarla…