İnkarcılar “O saat bize gelmez” dediler. De ki: “Hayır, duyu organlarıyla algılanamayanları bilen Rabbime andolsun ki, o mutlaka size gelecektir…”(34:3)
Eğer kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra tarafımızdan bir rahmet tattırsak der ki: “Bu benimdir! O saatin geleceğini de sanmıyorum. Rabbim’e döndürülsem bile, muhakkak O’nun katında benim için daha güzel şeyler vardır.” İnkarcılara biz elbette yapmış olduklarını haber vereceğiz ve elbette o çetin azabı onlara tattıracağız.(41:50)
Kitabımızın ilk üç bölümlerinde Evren’in nasıl başladığını inceledik. Bu ve bundan diğer bölümde ise Evren’in sonunu (kıyameti) Kuran’ın anlatımlarından inceleyeceğiz. İddia ediyoruz; bütün insanlık tarihinde, Kuran’ın Evren’in başı ve sonu hakkında verdiği bilgileri bu kadar ayrıntılı ve tam doğru olarak anlatan ikinci bir kitap, ikinci bir kaynak kesinlikle gösterilemez. Bu konudaki bilimsel bilgilerin bulunmasından önceki Dünya’nın tüm iddialı kaynaklarını tarayın. Kuran’ın bu konudaki benzersizliği ortaya çıkacaktır. Hatta Evren’in başlangıcı ve Evren’in sonunun ikisinin birden değil, herhangi birinin bile Kuran’dan daha iyi anlatıldığı ikinci bir kaynak yoktur. Kuran delillerini göstereceğini söylemişti. İşte Allah’ın kitabı, işte delilleri! Hem de Evren’in başlangıcı ve Evren’in sonu gibi iki çok çok önemli konuda. Samimi olarak delil arayanlar için bunlar yeterli delil değil mi?
İnsanlar kendi zaman dilimlerine hapsolmuş bir bakış açısıyla Evren’e baktıklarında; her şeyde sabit, değişmez, statik bir yapının olduğunu zannedebilirler. Peygamberimizin geldiği dönemde Dünya’nın ve Evren’in sonunun geleceğinin söylenmesi inanılmaz bir iddiaydı. Dünya’nın Evren’de uçan bir cisim olduğunu bilmeyen o devrin insanları, ayaklarının altında sapasağlam gözüken Dünya’nın, bir gün gelip de yok olacağının söylenmesine inanamadılar ve itiraz ettiler. Hele hele, tüm Evren’in de Dünya gibi yok olacağının söylenmesi Allah’ın kitabına inanmayanlara, Allah’ın gücünün bunları gerçekleştireceğine akıl erdiremeyenlere, imkansız gözüküyordu. Bu bölümün girişinde alıntıladığımız iki ayet, Peygamberimizin döneminde kıyamete, yani Dünya’nın ve Evren’in son bulacağının söylenmesine yapılan itirazları anlatmaktadır.
Günümüzde Evren ile ilgili bilgilerin artması sonucunda Kuran’ın, Evren’in ve Dünya’nın sonunun geleceğine dair iddiasının doğruluğu tartışılmaz bir şekilde kabul edilmiştir. Artık hiç kimse kalkıp da Dünya’nın sonunun gelmeyeceğini iddia edemez. Hiçbir şey olmasa bile Güneş’in enerjisini tüketmesi sonucunda Dünya’mızın sonunun geleceği kesindir. Evren’in sonunun da geleceği kesindir, fakat bunun nasıl gerçekleşeceği, hangi şekilde bu sonun oluşacağı ve ne zaman olacağı tartışmalıdır.
Örneğin keşfedilen termodinamiğin kanunları Evren’in sonunun geleceğini (kıyametin geleceğini) göstermektedir. 19. yüzyılda ortaya konan termodinamiğpin ikinci yasası, Evren’in bir gün öleceğini gösterdi. Bu ikinci yasa, en basit anlatımıyla ısının sıcaktan soğuğa doğru aktığını belirtir. Bir sobanın odayı ısıtması, elimizdeki çayı soğumaya bırakışımız hep bu yasanın işleyişiyle ilgilidir. Helmholtz, Rudolf Clausius ve Lord Kelvin’in çalışmaları termodinamikte tersine çevrilemez değişimi tanımlayan “entropi” adlı bir niceliğin kabul edilmesini sağladı. Sıcak bir kütlenin soğuk bir kütleyle temas ettiği basit örneğimizde entropi, ısı enerjisinin sıcaklık derecesine bölümü olarak tanımlanabilir. Evren’de toplam entropi hep artar. Dünya’mızı ısıtan Güneş’te bunun örneğini görebiliriz. Güneş’in ısısı Evren’in soğuğuna akar, ama bu süreç tersine döndürülemez.
DİN VE FELSEFE AÇISINDAN TERMODİNAMİK KANUNLARI
Peki bu süreç sonsuza dek sürebilir mi? Cevap hayır olacaktır. Sıcaklık tek bir sıcaklık derecesine ulaşınca termodinamik denge olarak adlandırılan sabit bir hal oluşur. Güneş’te ve daha pek çok yıldızda, ısının akışı milyarlarca yıl sürebilir, ama bitmez tükenmez değildir. Bir zaman dilimi sonucunda termodinamiğin kanunları Evren’deki hareketin durmasını mecbur kılmaktadır. Bu yasalar bizi iki sonuca götürür:
1- Evren’in bir başlangıcı vardır.
2- Evren’in bir sonu olacaktır.
Tarih boyunca tek Allah’a inanan tüm dinler bu iki iddianın savunucusu olmuşlardır. Kuran bu iki iddiayı savunurken hem Evren’in başlangıcı için, hem de sonu için mucizevi açıklamalar yapar. Tarih boyunca maddeyi ilahlaştıranlar ise maddenin sonsuzdan beri var olduğunu ve sonsuza dek var olacağını söylemişlerdir. Yani hem yaratılış fikrine götüren başlangıcı, hem de dinlerin tarifi olan kıyameti inkâr etmişlerdir (Alıntıladığımız iki ayette Peygamberimiz’in dönemindeki itirazlar görülüyor). Astrofiziğin ilerlemesiyle Evren’in başlangıcı ve sonu olduğu anlaşılınca fikirlerini buna uydurmak isteyen ateistler olmuştur, ama bilimsel bir gerçek olarak Evren’in başı olduğu ve sonu olacağı anlaşılmadan önce ateistlerin bunları red ettiği apaçıktır.
Fiziğin en önemli yasalarından biri olan termodinamiğin ikinci yasası, tek tanrılı dinlerin iddiaları olan Evren’in başı ve sonu olduğunu söyleyenleri doğrulamış, karşıtlarını yalanlamıştır.Bu bulgular tek Allah’a inanan üç büyük dinin bu önemli, konudaki tezlerinin bilim tarafından doğrulanması demektir. Evren eğer sonsuzdan beri var olsaydı, termodinamiğin kanunlarına göre sonsuz zamanda, Evren’de tüm hareket durmuş olacaktı. Evren’de hareketin var olması, Evren’in sonsuzdan beri var olmadığını ve Evren’in bir başlangıcı olduğunu göstermektedir. Evren’in sonu başka hiçbir sebep olmasa bile termodinamiğin yasaları açısından kaçınılmazdır. Artık, bilimsel olarak, Evren’in sonunun olup olmadığı değil, sonunun nasıl olacağı tartışma konusudur. Oysa Kuran’ın indiği dönemde, Evren’in ve Dünya’nın sonunun geleceğine dair kuranın iddialarının ne kadar inanılmaz olduğu ve inkarcıların bu konudaki itirazları unutulmamalıdır.