YILDIZLARIN VE GÜNEŞİMİZİN ÖLÜMÜ
YILDIZLARIN VE GÜNEŞİMİZİN ÖLÜMÜ

YILDIZLARIN VE GÜNEŞİMİZİN ÖLÜMÜ

Yıldızlar söndürüldüğü zaman (77:8)

Kuran’ın indiği dönemde insanlar yaygın olarak yıldızların ışığının sonsuza dek sürecek bir özelliğe sahip olduğunu sanıyorlardı. Bu yüzden yıldızların iç yapısının ve yıldızların enerjilerinin tükeneceğinin bilinmediği bir dönemde, Kuran’ın, yıldızların varlıklarının son bulacağını söylemesi mucizevi niteliktedir. Yıldızlar ışığın kaynağı olduğu için ayette yıldızların söndürülmesinden bahsedilmesi de önemlidir.

Gezegenler saçıldığı zaman (82:2)

Ayetlerde yıldızların söndürülmesinden bahsedilirken, ışığın kaynağı olmayan gezegenlerin ise dağılıp saçılmasından bahsedilir. Kuran’da yıldız kelimesi Arapça “necm” olarak geçerken, gezegen kelimesinin ise “kevkeb” ile karşılandığı kanaatindeyiz. Gezegenler merkezi bir yıldıza tabi oldukları için, bu yıldızın hayatı son bulup ışıkları söndürülünce gezegenler de yörüngelerinden, rotalarından çıkarlar, yani dağılıp saçılırlar. (Bazı çevirmenler kevkeb ve necm kelimelerinin her ikisini de yıldız diye çevirmiştir. Fakat bu iki kelimenin Kuran’daki kullanımına baktığımız zaman, böyle bir ayrımın yapılmasının gerekli olduğu kanaatindeyiz.)

Güneş dolandığı zaman (81:1)

 

 

 

 

 

 

Kırmızı Dev
Güneşimiz’in, “Kırmızı Dev” olup ölmesi beklenmektedir. Resim bir yıldızın “Kırmızı Dev” aşamasını temsil ediyor.

 

 

 

 

Ayette geçen “tekvir” fiili sarığın başa dolanmasında kullanıldığı gibi, yuvarlatmak, dürmek, katlamak, büzmek anlamlarına gelir. Ayet kıyametin anlatıldığı bir tablo içinde Güneş’in nasıl son bulmaya gittiğini anlatmaktadır. Tüm yıldızlar gibi Güneş’imiz de hidrojen atomunu yakıp enerjisini elde eder, böylece ısı ve ışık saçar. Hidrojeni helyuma dönüştürme süreci, hidrojen atomunun bitmesiyle durur ve yıldızlar da ölür. Güneş’imizin de eğer başka bir etken olmazsa bile sırf bu sebeple öleceği kesindir. Yıldızlar ölürken büyüklüklerine göre Kırmızı Dev, Beyaz Cüce veya Karadelik aşamalarına geçerler. Güneşimizin büyüklüğü sebebiyle önce Kırmızı Dev olup sonra ölmesi beklenmektedir. Güneş tarih boyunca insanların gözünde o kadar büyütüldü ki, Kuran’ın indiği dönemde Güneş’i tanrı sayanlar vardı. Kıyametin kopacağını anlamanın önemi burada da görülmektedir. Kıyametin kopacağını anlamayıp Güneş’i veya Ay’ı tanrı ilan edenler, Evren’i ve Dünya’yı sonsuza dek var olacak sanıp, buna göre reenkarnasyonun olduğu, sonsuza dek Dünya içinde ruh göçüne inanan çok-tanrıcı, ortak koşucu dinler üretmişlerdir. Kıyametin kopacağının anlaşılması, Güneş’i tanrılaştıran anlayışları veya reenkarnasyonla sonsuza dek hayatın devrinin Dünya içinde olacağını söyleyen anlayışları çürütmüştür. Kuran’ın anlattığı ahiret inancıyla kıyametin kopması bir sistemin aşamaları olarak birbiriyle ilintilidir. Kıyametin kopacağının gerçekliğinin anlaşılması, Kuran’ın anlattığı ahiret inancını da güçlendirmektedir.

O saatin yaklaşarak gelmekte olduğuna şüphe yoktur. Ve Allah mezarlardakileri diriltecektir. (22:7)

Kuran’ın kıyamet saatinde Güneş’in ve Dünya’nın sonundan bahsetmesi ve günümüzde de Güneş’in ve Dünya’nın bir gün yok olacağının anlaşılması, Kuran’ın mucizesini ortaya koyar. Kuran’ın indiği dönemdeki astronomi bilgisiyle bunların bilinmesine imkan yoktur. Kuran’ın vahyedildiği dönemde yaşayan Müslümanlar tüm bu saydıklarımızın bilimsel olarak mümkün olduğunu anladıkları için değil, Evren’i yaratan Allah’a, tüm Evren’i yok etmenin ne kadar kolay olduğunu kavradıkları için inanmaktadırlar. Günümüzdeyse Kuran’ın; yıldızların, Güneş’in, Dünya’nın sonunun geleceğini söyleyen açıklamaların doğruluğu anlaşılmış bulunuyor. Bir gün yok olacak Güneş’e tapan kimse artık pek kalmadı, bakalım bir gün yok olacak maddeye tapanlar ne zaman yok olacaklar.

SULARIN KAYNADIĞI DEPREM

Yeryüzü sallanıp sarsıldığında (56:4)

Kuran’daki kıyamet sürecini başlatan saatin gelmesiyle ilgili tüm açıklamalar, bu süreçte yeryüzünde büyük bir deprem olacağını göstermektedir. Kuran’da bu sallantının çok şiddetli olacağı açıkça söylenir. Dağları unufak edecek bu sallantının, insanlarda büyük bir paniğe yol açacağı Kuran ayetlerinde anlatılır. Ayrıca denizlerin durumu şöyle anlatılır:

Denizler kaynatıldığı zaman (81:6)

Denizler fışkırtılıp-taşırıldığı zaman (82:3)

Lavlar
Dağları unufak edecek bir depremde kızgın lavlar yeryüzünün bir çok noktasından fışkıracaktır.

Gerçekten de dağları unufak edecek bir depremde, mağmadaki kızgın lavlar yeryüzünün birçok noktasından fışkıracaktır. Denizlerin olduğu yerlerden fışkıracak mağma, denizlerin suyunu kaynatır, fışkırtıp taşırır. Hayatında belki de hiç deprem görmemiş Hz. Muhammed’in –deprem görse bile- şiddetli bir depremde mağma tabakasının fışkırıp denizleri kaynatabileceğini kendi jeoloji bilgileriyle bilmesi makul değildir.

 

Yabani hayvanlar bir araya toplandığı zaman (81:5)

Kuran kıyametin büyük depreminde yabani hayvanların bir araya toplanmasına dikkat çekmiştir. Günümüzde de deprem öncesi ve deprem sonrası hayvanların hareketleri bilim adamlarının dikkatini çekmektedir.Depremler ve hayvanların depremlere karşı garip reaksiyonları araştırma konusu olmaya devam etmektedir.

Yer dümdüz edildiğinde (84:3)
İçinde olanları dışa atıp boşaldığında (84:4)

İnşikak suresinden alıntıladığımız ayetlerde de yeryüzünün iç kısmındakilerin dışarı çıkmasına işaret edilmektedir ki; bu da mağmanın kıyametin depreminde birçok yerden fışkıracağına dair açıklamamızı desteklemektedir.

Kuran, insanoğlunun zihnini yeryüzünün başına gelecek en ciddi olaya çevirmesini istemektedir. Bilimin ilerlemesi, Kuran’ın bahsettiği kıyamet saatinin kopacağını, Dünya’nın ve Evren’in sonunun geleceğini ortaya koymaktadır. Artık hiç kimse yıldızlar sonsuza dek var olacak, Güneş’in ışığı hep parlayacak, bu Evren, bu Dünya hiç yok olmayacak diyemez. Hiçbir bilimsel bilginin olmadığı dönemde Kuran bunları söyledi ve yine haklı çıktı. Aynen Kuran’ın dediği gibi Evren’de kıyamet saatinin geleceğinin belirtileri zaten mevcuttur.

O saatin kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar? Onun belirtileri zaten gelmiştir. O onlara gelip çattıktan sonra ibret almaları neye yarar? (47:18)

Evren’in ve Dünya’nın sonu, Evren’in oluşumundan sonra olacak en müthiş olaydır. O olay olduğunda artık insanlar dünya defterini kapatmıştır. Dünyadaki servetler, şöhretler, mevkiler, aileler, aşiretler, güzellikler, çirkinlikler, sevinçler, üzüntüler artık yok olmuştur. Artık üstünlük ve yücelme Allah’ın istediği gibi bir hayat yaşamış olmakta, alçalma da bunun aksine bir hayat yaşamış olmaktadır. Kuran’ın anlattığı kıyamet saati manzaralarından hayata yön vermek adına çıkarılacak dersler vardır. Bu anlatımlar, geleceğin bilgisinin, sadece bilinmiş olması için yapılmazlar. Bu anlatımlarla, anlatılan bilginin, insanları harekete geçirmesi ve insanların Allah’a yönelerek, kıyamet saatiyle son bulacak menfaatler için dine boşvermemeleri de hedeflenir. Kıyamet sürecini anlatan Vakıa Suresi’nin 3. ayetini sürekli aklımızda tutmamızın çok faydalı olacağı kanaatindeyiz:

O alçaltıcıdır, yücelticidir. (56:3)

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *